Bazen bir sis perdesi kapatıveriyor tüm bilinmezlikleri. Aynı sislerin arasından bir gerçeklik beliriyor. O kadar, saf o kadar net ki onu tanımamak imkânsız oluyor.
Bazen sisler dağılıyor ama kendisiyle beraber her şeyi yok ediyor. Yine de bir iz bırakıyor arkasında. Yoruma açık ve ayağı yere sağlam basmayan bir tavır alıyor yaşam.
Hem anlama çabası hem de anlayamamak. Tehlike burada başlıyor. Sonunu görememek değil, bir adım dahi olsa atamamak.
Oysa insan bir belirtiyi arzular. Oysa bir netlikte yaşam bulur.
Bir şarkıyı mırıldanmak gibi. Sanatçısını gözünün önüne getirmek ama şarkının adını bir türlü çıkaramamak. Tam bir hakimiyet tam bir belirsizlik.
Acı burada başlıyor. Tahammül burada bitiyor. Biraz olsun temenni, biraz olsun şans.
Bir ses gelir ya uzaktan televizyon mu konuşuyor yoksa yabancı birileri mi?
İşte buna dönüşüyor hayat. Uzun uzun anlatamıyorsunuz artık. Bakışlarınız kaçıyor somuta dair her şeyden. Soyutsal oluyorsunuz. Ve bugüne dair her neyseniz günden güne ondan kopuyorsunuz.
Sis doluyor yine odanın içi. Ve yabancı geliyor tüm nesneler. Adını unutuyoruz. İsimsiz birer kahraman gibi.
